بَاب مَنْ
قَالَ
يُتِمُّ
عَلَى
أَكْبَرِ ظَنِّهِ
191-192. (Kıldığı Rek'at
Adedinde Şüphe Eden) Zann-ı Galibine Göre Tamamlar Diyenlerin Delilleri)
حَدَّثَنَا
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ
خُصَيْفٍ عَنْ
أَبِي
عُبَيْدَةَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
كُنْتَ فِي
صَلَاةٍ فَشَكَكْتَ
فِي ثَلَاثٍ
أَوْ
أَرْبَعٍ وَأَكْبَرُ
ظَنِّكَ
عَلَى
أَرْبَعٍ
تَشَهَّدْتَ
ثُمَّ
سَجَدْتَ
سَجْدَتَيْنِ
وَأَنْتَ
جَالِسٌ
قَبْلَ أَنْ
تُسَلِّمَ
ثُمَّ تَشَهَّدْتَ
أَيْضًا
ثُمَّ
تُسَلِّمُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَاهُ
عَبْدُ
الْوَاحِدِ
عَنْ
خُصَيْفٍ
وَلَمْ
يَرْفَعْهُ
وَوَافَقَ
عَبْدَ
الْوَاحِدِ
أَيْضًا
سُفْيَانُ
وَشَرِيكٌ
وَإِسْرَائِيلُ
وَاخْتَلَفُوا
فِي
الْكَلَامِ
فِي مَتْنِ
الْحَدِيثِ
وَلَمْ
يُسْنِدُوهُ
Ebû Ubeyde, babası
Abdullah (b. Mes'ûd)'dan Peygamberimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet
etmiştir:
"Sen namazda iken
üç rekat mı, yoksa dört rekat mı kıldığında şüphe ettiğin ve zann-ı galibin
dört rekat kıldığın şeklinde olduğu zaman, teşehhüde oturur sonra selâm
vermeden oturduğun yerden iki defa secde yapar, sonra tekrar tehiyyât okur ve
selam ver(irsin)."
Ebû Dâvud dedi ki: Bu
hadisi Abdulvâhid de Husayf'dan rivayet etmiş, fakat Hz. Nebi'ye ref
etmemiştir. Süfyân, Şerik ve İsrail de Abdulvâhid'e muvafakat etmekle beraber,
hadisin metninde ihtilâf etmişlerdir. Onlar'ın hiçbiri de) hadisi (Hz. Nebiye)
isnad etmemiştir.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, I,
429; Dârekutnî, Sünen, I, 378; Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ, II, 336.
Bir hadis-i şerifte selâmın
sehv secdesinden sonra ve ikisi arasında bir teşehhüd olduğuna işaret
edilmektedir. Ancak âlimlerden hiçbirisi böyle bir görüşe sahib olmamıştır.
Çünkü Ebû Ubeyde'nin babası Abduilah'dan hiç birşey işitmediği, ulemâ
tarafından bilinmektedir. Bu yüzden hadis zayıftır. Ahkâma delil olamaz. Ancak
sehv secdesinin selâmdan sonra yapılacağına dair birçok meşhur rivayet vardır.
Secdenin selâmdan sonra yapılacağı görüşünde olanlar bu hadise değil, Abdullah
b. Mes'ûd'dan güvenilir râvilerin rivayet ettikleri başka hadislere istinad
etmişlerdir.
Hadisin sonundaki
talikte bu hadisi, Abdulvâhid, Süfyân, Şerîk ve İsrâl'in de Husayf'dan rivayet
ettikleri fakat hiçbirinin rivayetini Hz. Peygambere isnad etmedikleri
bildirilmektedir.
Beyhakî bu hadisi
naklettikten sonra, "Bu hadisin metninde ve isnadında ihtilâf edilmiştir.
Husayf kuvvetli değildir. Ebü Ubeyde de babasından birşey duymamıştır"
der. Ayrıca Husayf, hafızası zayıf bir kimsedir. Ahmed b. Hanbel de Husayf'a
zayıf demiş, İbn Maîn ile Ebû Zür'a sika kabul etmişlerdir. Bunlardan başka
Husayf hakkında "güvenilir" veya "zayıftır" diyenler
çoktur. Fakat za'f isnad edenler hafızasının zayıflığını kast ederler, yoksa
doğru sözlü biri olduğu herkesçe kabul edilmiştir.